Ve güz geldi Sevdiğim, Dünya, aydınlık sabahlarını yitiriyor usulca, Göğün maviliğinde kararan bulutlar seferde, Yağmur ha yağdı ha yağacak, İncecik bir çisenti yokluyor yüreğimin boşluğunu. Hüznün tüm koşulları hazır, Keder akar damarlarımdan sebebini bilmediğim, Kalbimde binlerce bıçak ağzı, Yüzüm, ömrümün atlası; Düzlükleri bunaltı, Yükseklikleri korku, Uçurumları yıkıntılarımla dolu. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır, Bir akşamüstü turuncu bir yangının eteklerinde? Umudu tanıyan karamsarlığın, Sevinci bilen acının gölgesinde… Göğü görmeden maviyi anlayabilir mi insan? Yağmur yağıyor Sevdiğim, Gökten değil, yüreğimin boşluğundan, Ömrümün ıssız toprağına, Ve ben sonsuz bir düzlükte eriyip gidiyorum, Sesim yalnızlıklar katında yankısız. Dönelim Sevdiğim, Dönmek yenilgidir biraz da, Ama…
Yorum BırakFırsat bulup, “zamanı durdurunca” arada bir gezerim. Kalemim elime geçerse bazende arada bir yazarım… Yazdıklarım/Yazacaklarım; Gözlemim, İzlemim ve Fi tarihidir. Kalan ömrümde, dünya yansa umrumda olmayacak ama, ola ki yanarsa elinde su kovasıyla ilk koşan ben olurum vesselam! 😉